Dünlerin Getirdiği III

Gecenin bir vakti uyanıp da yapacak hiçbir şey bulamadığımda, en iyisi mi kendimi tarttığımda; gün geçtikçe kötü bir adam olmuşluğumu 'epistemoloji'den çok daha rahat anlıyorum.

"İyi" denilen şeyi bir hâl, bir olay olarak düşünmeyip bir "kişi"ye indirgeyen; o kişinin kaybıyla "iyi"liğini kaybeden herkesin içine düştüğü çukurda olduğumu biliyorum. Biliyorum çünkü, ancak sigaramı yakmaya çalışırken etraf aydınlanıyor.

Yine de ben, her güne esirgeyen ve bağışlayan arkadaşların adıyla başlıyorum.




Canan Erbil - Mémoire Involontaire

Share:

Dünlerin Getirdiği II

Piri Reis'i pek severiz. Sırf arkasında var diye 10 liralık banknottan başkasını cüzdanımızda taşımaz, illa AVM'ye gideceksek Panora'ya gideriz. Dedik ya, sırf Piri Reis!

Ayın kırkı olmuş! Para mı kalır cepte? Bak bu lafı da Ali abimden öğrendim. Kipa'nın kıyı köşesinde oturup nohutlu pilav yedik. Otoparka geçerken Uludağ Kebap'ın önünde "Şşşş, zenginler! Biliyoruz çok şey değil ama, bir liraya pilav yedik lan!" diye bağıran cıvık ve mağrurlar bizdik.

"Fakirlik iyi bir şey aslında" dedim, "kimse seni kazıklayamıyor!"
"Ulan en fazla 1 lira kazıklanabiliriz be!" dedi Onur.

Kalan son sarma sigarayı da aramızda döndürdük. Biz Onur'la 7 yaşımızdan beri beslenme çantamızı paylaşırız.




Canan Erbil - Mémoire Involontaire

Share:

Dünlerin Getirdiği I

Babama benzemekten çok korkardım.

Bir keresinde gülüşüme "aynı baban gibi gülüyorsun" demişlerdi de, ne yapacağımı şaşırmıştım. Neyse ki Mustafa abim vardı, bir süreliğine onun gibi gülerek mevzuyu kapatmıştım.

Durduğum yerden baktığımda babamdan 'biraz' daha başarılı, 'biraz' daha eline yüzüne bakılır, 'biraz' daha sanat sepetini doldurmuş, 'biraz' daha rüşd-ü ispata girişmiş, 'biraz' daha eli kalem dili kelam tutan bir adam olduğumu anladım.

Babamla aramdaki 'biraz'a bir ömrü sığdıracağımı hiç bilmezdim.




Canan Erbil - Mémoire Involontaire

Share: