Dünya, bildiğimiz güneşinin etrafındaki turunu tamamlamaya yakın zamanda rezalet bir şey oldu. Dost, aslında ismi bu değildi fakat bir gün tüm arkadaşlarına artık kendisine Dost diye hitap etmelerini ve bu konuda asla şaka kaldırmayacağını söylemişti, ailesiyle birlikte yılbaşı alışverişi için mahallelerindeki AVM’ye gittikleri sırada dünya yok oldu. Nasıl olduğu konusunda kimsenin hiçbir bilgisi yok. Bir anda oldu, her şey bir anda sona erdi ve herkes öldü. Evet, ismi lazım değil kişi bile, ama maalesef seninle birlikte…
- HAAASSSİKTİR! ALLAH
KAHRETSİN HASSİKKTİR LAN!
Kahramanımız, o aslında gerçek
bir kahraman değil, rutin bakım işleri için kısa bir süre önce Uluslararası Uzay
İstasyonu’na fırlatılmıştı. İşini titizlikle yapan, yaparken de neredeyse tüm
dünyayla irtibatını keserek o işe odaklanan biriydi. Teknik detayları yeterince
bilmiyorum ama dünyanın birdenbire sonunun geldiğini hemen fark etmemişti. Önce
kulaklığı birden cızırdadı, gerçekten rahatsız edici bir sesti bu ama herhalde
önündeki somonu cıvatayı mı artık her neyse gerektiği yerine gerektiği şekilde
sıkmaya çalışırken sesi fazla önemsemedi.
Her yer önce birden parlayıp da üzerine
pata pata çata çuta kaya, taş ve beton parçaları sıçramaya başladığında
kafasını işten kaldırıp arkasını döndü vee…
-Haaasssiktir! Allah kahretsin
hassikktir lan! Ne yapıcam? Ben ne yapıcam? Allah kahretsin. Öldüm, ben de öldüm.
Su… Nefes alamıyorum, hay lan nefes alamıyorum, kahretsin, öldüm, öldüm… (Ve
evet, annesini de birden fazla kez seslendi fakat uzay boşluğunda bunu da kimse
duymadı)
Kahramanımız, aslında doğru
kelime survivor(=hayatta kalan), dünyanın başına gelen talihsiz olaydan sonra
ölmemiş, hatta mucizevi bir şekilde hayatta kalan tek insan bile olabilirdi
fakat ne yazık ki bu bilgiyi doğrulayabilecek artık kimse yok.
Dünyanın başına gelen talihsiz olaydan biraz uzay ve zaman sonra, kahramanımız istasyonun o güneş paneli gibi olan kısımlarına bir anlık dalgınlıkla oturmaya çalıştı ama yaklaşınca fark etti ki oralar cehennem kadar sıcaktı. Uzay boşluğunda durmaya hiç hâli yoktu fakat ne yapabilirdi ki? Arkasını her döndüğünde güneşin kocaman parlaklığından dolayı hiçbir şey göremiyordu, fakat kafasını biraz eğip kaldırırsa biraz ilerideki yarısı parçalanmış ve dans eder gibi güneşe doğru akan bir uzay seline kapılmış Ay’ın onun çok yakınından geçeceğini fark edebilirdi. Demek ki şimdilik kahramanımız ve Ay, dünyanın yokoluşundan sağ çıkabilmişti ama Ay’ın geleceği pek de parlak görünmüyordu.
Dünyanın yokoluşunu kaçırmıştı
ama yeterince hayatta kalabilirse belki en azından Ay’ın yokoluşunu kaçırmayabilirdi.
Zor.
Çok zor.