Efe

Şimdi, bir vidyo var, tamam mı?

Yiğenim Efe, ilkokul ikinci sınıftaki "sevgilisi" ile buluşmuş geçenlerde. Tırnak içerisine alıyorum ama yadırgadığımdan değil, hâşâ, meğer kız bunu sevmiyormuş. Ben oraları kaçırmışım.

Bizimkinin yüreğinde mahallenin bugüne kadarki en büyük yangını yanarken, kız o esnada başka bir oğlana esmekle meşgulmüş.

Bizimki bu durumu içine atmış belli ki, iki yıl sonra karşılaştıklarında "Hani sen birine aşıktın ya" demiş; kız kafasıyla "hı hı evet" yapmış. Bizimki "Hâlâ aşık mısın" demiş, kız yine bir şekilde "bilmiyorum" çekmiş.

Son duasını "Karar verince beni telefondan arar mısın" deyip etmiş çaresiz yiğenim. "O kadar, o kadar"

Tam o esnada her mahallenin bir köşesine, her masanın bir kenarına, her gündüzün bir gecesine istiflenmiş "gençsin unutursun" laflarıyla kardeş "amaaan boşver, sana başka kız mı yok" sorusu çıkıveriyor beyimizin karşısına.

Kaç zaman sonra başına geleceklerden habersiz yiğenim, e mevzunun güzelliği de burada değil mi, bitirişi yapıyor:
- Yok bana kız. Onu istiyorum ben. O kadar, o kadar.


Yiğenim Efe ve ben. Biz. Başkalarının içimizde bir gün kimsesizlikten can vermesine karşıyız. O kadar.

Canan Erbil - Mémoire Involontaire

Share: