Henüz Hiçbir Şey Yaşanmadı

Hazır herkes uyuyakalmışken, kimsenin kendinden ve eski sevdalarından başka kimseyi umursamadığı şu saatlerde, cevabının benden başka kimseyi ilgilendirmediği, yine de bir gevezelikle Rize'ye neden geldiğimin sorusunu cevaplayayım.

Ankara, Hasköy'de doğdum. Annem, doğumumdan sonra hastalığımı öğrenip de doğum izni bittiğinde, başıma bir şey gelir diye beni kreşe vermek istemedi. İyi bilgi: o gün bu gündür hep başıma bir şey gelir.

İki üst komşumuz, Meryem annemler, annemle o yıla kadar aynı iş yerinde çalışıyordu ve emekli olmuştu. Beni onlar büyüttü. Hatta bir süre sonra alt kattaki evimize hiç inmedim. Kötü bilgi: yıllar sonra patiğimi buldu annem. Bir teki yoktu. Hep bir ayağın dışarıda oldu zaten, dedi.

Meryem annemler Rizelidir. Şeyda halam gelirdi mesela Ankara'ya. Nereden? Rize'den. Rize nere? Yemyeşil bir yer. Hadi gidelim? Olmaz. Hasköy'de Meryem annemlerin evinin balkonundan baktığımda, şimdi Hüseyingazi olduğunu bildiğim, yemyeşil bomboşluğu görür, orayı Rize sanır, yürüyerek gitme planları yapar dururdum.

Özet bilgi: Laz uşağı olmam engellenemedi. 5 yaşımda bile de'li da'lı küfrederdim sinirlenince. "Ha sikecem yapacağnız işi da". Ekstra: Sıcacık Rize simidi yememiştim hayatımda, düne kadar, hep en az 15 saatlik yoldan gelmiş olurdu.

Sorunlu biri olarak sorumlulukla geçen ömrümün dayanılamaz bir noktasına vardım yine. Sağolsun ofisten birisi, kalan hayatımda (eski) sevgilim nefes almama imkân tanımadı. Kaçacak bir yer aradım. Tanıma bak: hem bildiğim hem de hiç gitmediğim bir yer. Rize işte.

Eve girer girmez karikatürümle karşılaştım. Beni çizdirmişler ve benimle hiç alakası yok. Bu da Rize işte. Yiğenlerim, benim hortkuluklarım, sarılsam geçmez özlemem, sarıldık ama. Enişteyle rakı, ablamla gece gıybeti. Ailem, ne güzelsin.

Yarın, eğer her şey yolunda gitseydi veya sorunlarımızın en azından yarısını çözebilseydik, ilk senemizi tamamlamış olacaktık. Olamadık. Olduğu kadar güzel miydik peki? Gerçekten hiçbir fikrim yok. Kısa zamanda nefes alabilmek için çok uzağına düştüm.

Yakın geçmişin artık benim geçmişim olmadığından belki; içinde hiç olmadığım, başka bir ifadeyle hep uzağında durduğum geçmişime sığındım. Kapanabilecek içim yoktu, kapana kısıldım. Laf: tamam, sadece yazarken o an güzel geldi diye bu cümleyi kullandım.

Rize'den ayrıldıktan sonra ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok. Ofise dönüp hak etmediğim yere azar işitmek istemiyor, bu curetten nefret ediyorum. Belki işi bırakırım.

Taş olsam çatlardım. Taş oldum ben de, çatladım.

Eve dönmek istemiyorum. Eve ait değilim. Ama ev, hiç değilse, tanıdık bir yer. Oradaki huzursuzluğum tanıdık, bildik biri. Özür dilerim Nick Hornby.

Nazlı, benim yerimde olmaktan çok korktuğunu söyledi. Böyle bir konu açacağını bildiğimden bugün çalan telefonunu açmadım.

Yarın geçince, seneyi devriyemizde, yeşili bol bir yamaç bulup rakıya düşerim. Neden olamadığımıza yine aksi iddia edilemez cevaplar bulurum. Güzel zamanları güzel şarkılarla, kötü günleri yine güzel şarkılarla anarım. Bu da böyle geçer gider işte.

Şimdi Rize'deyim. Tam olarak geçmişte. Henüz hiçbir şey yaşanmadı. Birazdan Kral Tv'de Nazan Öncel çalacak. Meryem annem elinde çaydanlıkla odaya girecek. Ben daha sakat kalmamışım, babam daha ölmemiş. Sonunu bilmediğim için hâlâ güzel günlerim olacak.



Canan Erbil - Ephemeral Cities



Share: